Matbuatımızdan Seçme Yazılar (Ekim 2021)


Türk basınını sürekli izleyemeyenler için ciddiye alınabilecek fıkraları toparlamayı sürdürüyorum. Bu ay okunmasında fayda gördüğüm beş yazı seçtim. 


1-) Serdar Turgut - "Yazıda benliğin yaratılması tarihinden kısa notlar" / 6.10.2021 - Habertürk

"Oysa yazın dünyasına ‘Ben’in sokulmasıyla ve yazarların yazılarında bir benliğin yaratılmasıyla yazının ufku açılmış ve deneme türünde, hikaye ve romanda çok değişik eserlerin önünde engel kalmamış ve belki de bu şekilde yazabilen yazarlar sayesinde dergi dünyası da yaratılmıştır." diyen Serdar Turgut, "yazın dünyasına "Ben"i sokan" üstadımız Montaigne'den bahsediyor. 

"Sohbetlerde yazısı sorulduğunda ‘kendisi hakkında casusluk yapmakta olduğunu' ifade etmişti." gibi hoş ayrıntılarla süslü bu yazı, 16. asırda ortaya çıkıp galiba 22. asırda alternatifsiz yazı türü olacak denemenin doğuşunu ve etkilerini anlatıyor. Sıkmayan, keyifli bir yazı. Tavsiye ederim. 


2-) Yağmur Tunalı - "Siyasetçilerin kültürle imtihanı" / 12.10.2021 - Yeniçağ

Yağmur Tunalı kendisine kültürü dert edinen nadir insanlardan. Türkiye'de herkesin siyasete göre hizalanma hevesinden hareketle olacak, siyasetçi ve kültür meselesine giriyor. Aklı olanlar için hiç hoş şeyler söylemiyor. Fakat sözlerinde yanlış yok. Tadımlık:

"Cumhuriyeti kuran o fikri istisna tutarsak, bizde siyasetçilerin, özellikle sağdakilerin kültür meselelerine bakışı problemlidir. Bunun sebebi açıktır: Onlar için başarı, halkı doyurmak, beğenilmek, alkışlanmak ve iktidarda kalmaktır. Esas mesele, iş başına gelenin derdinin çok zaman kendisi olmasıdır." 

İnsanın tek derdi kendisiyse tabii ki öncesine ve sonrasına bakmaz. Bugünü herkes konuşur ama kültür bugünle birlikte öncesinin ve sonrasının işidir. 

Nitekim Yağmur Bey, yazısını bir başka doğru ama acı sözle noktalıyor: "Kültür, bu kıraç arazide yetişecek kavun değildir."

Siyaset sevdalıları ve kültür savunucuları (ki, bunlar artık birbirine düşman denecek kadar uzak iki kesimdir) bu yazıyı kesinlikle okumalı. 


3-) Kürşad Zorlu - "Türkiye’de bürokrasi bugün nasıl bir açmazın içerisinde?" / 21.10.2021 - Habertürk

2018 seçimlerinden beri Türk tipi başkanlık sistemiyle idare olunuyoruz. Kürşad Zorlu şöyle diyor:

"Ancak yeni sistem gerek zaafları gerekse uygulamadaki hataları sebebiyle derinleşen problemler karşısında çözümleme kapasitesinden giderek uzaklaşıyor. Denge ve denetim mekanizmalarının kurgusal yanlışlığının dışında özellikle bürokrasinin şekillenmesindeki karar verme süreçleri içinden çıkılması zor ve aşırı bir merkezileşme problemini kucağımıza bırakıyor." 

Sonra da "her şeyi bir şeye bağlama" diye özetleyebileceğim durumu eleştiriyor. Bunlar haklı eleştirilerdir. Okunmasında fayda var. 


4-) Süleyman Seyfi Öğün - "Gecikmiş bir siyâsal transpozisyon üzerine" / 28.10.2021 - Yeni Şafak

Süleyman Seyfi Öğün "ulusların kendi kaderini tayin hakkı" isimli sloganı tartışıyor. Aynı teraneyi hem Lenin'in hem de Wilson'un üstelik aynı zaman zarfında dillendirmesini mesele ediyor ve ilginç bir yere geliyor:

"Sûriye’de Leninist-Stalinist PKK amblemleri taşıyan militanlarla ABD’li askerlerin kucaklaştığı sahne pek çok kişiye çok yadırgatıcı gelmiştir. Bu kapitalist-sosyalist kucaklaşmasına bir mânâ veremeyenler, onu karikatürleştirmeyi tercih etmişlerdir. Hâlbuki ortada karikatürleştirilecek bir şeyin olmadığını düşünüyorum. Tablo son derecede ciddîdir. Kökleri Lenin-Wilson paralelliğine kadar uzanır. Esas karikatürleştirilecek olan kapitalist kamp-sosyalist kamp ayrışması ve çatışmasına dâir anlatılan masalların kendisidir. Böyle bir çatışma yer yer yaşandıysa da, asla belirleyici olmadı. Lenin ve Wilson, belki farklı yollardan, ama elbirliği ile aynı kaba su taşımış oldular."

Okunmasında fayda olan yazılardan birisi. 


5-) Murat Bardakçı - "Cumhuriyet’in ilânının yayınlanmamış belgeleri" / 29.10.2021 - Habertürk

Ülkemizde "meşhur" olan tarihçiler belge yayınlamayı bıraktıkları için o işe gazeteciler vekalet ediyor. Murat Bardakçı da bu takım gazetecilerden ve hiç de gözardı edilmeyecek belgeleri paylaşıyor. Nitekim cumhuriyetin ilanıyla ilgili olan - bir kısmı ilk defa yayınlanan - belgeler de oldukça önemlidir. Dönemin kokusunu almak isteyenler, yazının sonundaki evrakı inceleyebilirler. 


Umarım müstefid olmuşsunuzdur. Bir mani olmazsa önümüzdeki ay da bu seriyi sürdürmekte kararlıyım. 


Yorum Gönder

0 Yorumlar