Matbuatımızdan Seçme Yazılar (Mayıs 2022)

Türk matbuatında bir ay boyunca kaleme alınmış yazılardan "seçmeye" devam ediyorum. Bu ay az ama öz diyebileceğim fıkralar yazıldı. Lafı uzatmadan, anlayamadığım şekilde çok okunan, seçme yazılarımızın bu ayki konuklarına göz gezdirelim. 


1-) Murat Bardakçı - "Ayyaşlar bayramı" / 2.5.2022 - Habertürk

Ahmet Hamdi Tanyeli'nin 50'li senelerde yazdığı makaleden aktaran Murat Bardakçı; bugün artık unutulmuş bir "geleneği" kaleme almış. Meşrutiyet'in yeniden ilan edildiği 1908'e kadar, ayyaşlar ve esrarkeşler her Ramazan bayramında pîrlerinin kabrine giderlermiş. Ayyaşların pirî Bekri Mustafa, esrarkeşlerin üstadı Hacı Ahmed Ağa... İkisi de aynı mezarlıkta yatıyor. Tabii bu basit bir mezar ziyareti değil, "bayramlaşma" ama kendi usullerinde...

"Bayramlaşma” dediğim iş öyle birbirleriyle kucaklaşma falan değil, tam kendilerine lâyık biçimdeydi: Artık iyice keyiflenmiş olan serhoşlar ellerindeki şişeleri nefes bile almadan kafalarına diktikten sonra, şişelerin dibinde kalanları gülsuyu serper gibi mezarların üzerine serperler, böyle yaparak mezarları kutsadıklarını düşünür, sonra “bayram ikramı”na başlarlardı. İkram, serhoşların ikişer ikişer karşı karşıya gelip ceplerinden çıkarttıkları diğer şişeleri birbirlerinin ağzına götürmeleri demekti."

Muhtemelen büyük bir kısmı yıllar içinde abartılarak şehir efsanesi hâline gelse de, böylesi bir bayram kutlamasının yıllarca (hatta yüzyıllarca) yapılmış olması ihtimali bile, yalnızca bu topraklara has bir "fazilet" örneğidir. Ayyaşların ve esrarkeşlerin Ramazan ayı boyunca ağızlarına haram koymayıp, bayramı pîrlerinin huzurunda kutlamaları... Hakikaten bunun bir örneği daha var mıdır? 


2-) İskender Öksüz - "Siz milliyetçilikle ilgilenmeseniz de..." / 6.5.2022 - Karar 

"Seçkinler milliyetçiliği tamamiyle yanlış anlıyor. Rusya, ABD ve AB’nin her biri, bu yanlış anlamadan doğan felaketlerin acısıyla kıvranıyor.” Bu cümleler, Harvard Üniversitesi Uluslararası İlişkiler profesörü Stephen M. Walt’ın, Johns Hopkins Üniversitesi’nin desteğinde yayımlanan, Foreign Policy (Dış Siyaset) Dergisi’ne yazdığı makalesinin başlığından… " cümlesiyle konuya giren İskender Öksüz, Profesör Walt'tan alıntılarla milliyetçilik tartışmasının batı kanadından haberler veriyor. Walt'ın şu tespitini aynen aktarmakla ve yazının tamamını okumanızı tavsiye etmekle yetiniyorum:

Siz, her yıl, İsviçre’nin Davos şehrindeki Dünya Ekonomik Forumu konferansına gider, dünyanın her tarafıyla ticaret anlaşmaları yapar; birçok farklı ülkeden sizinkine benzeyen kafa yapısındaki insanlarla düşüp kalkar; yurt dışında ülkenizdeki kadar rahat yaşayabilirseniz; kendi topluluk çemberinizin dışındaki insanların, mahallere, yerel kurumlara ve bir millete ait olma hissine nasıl şiddetle bağlandıklarını gözünüzden kolayca kaçırabilirsiniz. Liberalizmin birey haklarına yaptığı vurgu da bir başka kör noktadır. Çünkü birçok insan için toplumdaki bağlar ve mensup olduğu toplumun hayatta kalması, kişilerin hürriyetinden daha önemlidir.”

(Bonus: Profesör Walt'ın "Seçkinlerin büyük yanılgısı: Önlenemez güç milliyetçilik" başlıklı yazısının Millî Düşünce Merkezi'nin internet sitesinde yayınlanan çevirisi için linke tıklayabilirsiniz.)


3-) Tanıl Bora - "Nadir bir türün kadri bilinmemiş örneği: Âşinâ Yüzler" / 21.5.2022 - K24

Tanıl Bora, Türk edebiyatında portre türünün nadir örneklerinden sayılan Samet Ağaoğlu'nun Âşinâ Yüzler'ini konu ediniyor. 

"Âşina Yüzler kadrosunda başta ve sonra birer edebiyatçı yer alır, gerisi siyasetçidir: Orhan Veli, Faik Ahmet Barutçu, Yusuf Azizoğlu, Hasan Dinçer, Kasım Gülek, Osman Bölükbaşı, İsmail Rüştü Aksal, Suat Hayri Ürgüplü, Nihat Erim, Hıfzı Oğuz Bekata, Avni Doğan, Fevzi Lütfü Karaosmanoğlu, Fuat Sirman, Fethi Çelikbaş, Şefik İnan, Ahmet Emin Yalman, Fuat Köprülü, Cihad Baban, Ahmet Tahtakılıç, Osman Zihni Betil, Fahrettin Kerim Gökay, Sait Faik. (Bu kadrodan bir tek Betil’i çıkaramamıştım, bu yazıyı yazarken araştırıp buldum.)" diyen Bora, kitaptan nefis örnekler vererek okuma iştiyakımızı harekete geçiriyor ve henüz kitabı okumadan kendimizi katılmak zorunda hissedeceğimiz şu tespitle yazıyı noktalıyor:

"Hikâye yazı sanatının gecekondusu ise, Samet Ağaoğlu’nun dediği gibi, portreye de belki müştemilat demeli. Âşina Yüzler’e bu türü temsilen müştemilatta bir yer ayrılmalı."


4-) Süleyman Seyfi Öğün - "Tampon, taraf ve bertaraf olmak" / 23.5.2022 - Yeni Şafak

Memleketimizde muhafazakâr intelijansiya fazla kuvvetli değildir. Süleyman Seyfi Öğün, bu alandaki boşluğu hakkıyla dolduran bir avuç kişiden birisi. Yazısında; yakın dönem Türkiye tarihini, biraz sol ve biraz milliyetçilikten aldığı kavramlarla ama kesinlikle muhafazakâr bir zaviyeden yorumluyor. Tadımlık:

"1990’lar, yâni Sovyetler birliği yıkıldıktan sonra, dengeler yeniden bozulmuş, Türkiye, tedricî olarak, bu defâ Batı kampı dışına çıkarılmak istenmiştir. Dahası, Sevr ruhûnun geri döndüğünü, bu defâ tehdidin bizzât mensubu olduğumuz Batı tarafından geldiği âşikârdır. 2020’ler, nihâyet Rusya-Ukrayna Savaşı bu sürecin, nihâî bir hesaplaşma gerektiren son evresine girdiğimizi gösteriyor. İlk evrede tampon olduk; ikinci evrede ise taraf. Bu evrede ise bertaraf edilmek isteniyoruz."


5-) Oray Eğin - "Seymour için—sevgi ve yoksunlukla" / 25.5.2022 - Habertürk

"Başkalarını benim kadar ilgilendiriyor mu bilmiyorum, ama Cem Madra’nın hayatına son vermesinin arkasındaki tuhaf tesadüfler zincirini düşünüp duruyorum kaç gündür. Bu dünyadan kendi isteğiyle ayrılanların verdikleri kararın altında ne yattığını çoğu zaman hiç bilemeyeceğiz. Geride bir not bıraksalar bile bunu kesin kanıt olarak yorumlamak doğru değil. Bazen insan kafasından geçeni değil, istediğini yazıyor çünkü."

Oray Eğin "soruşturmacı gazetecilik" türünün ilginç bir örneğine imza atmış. Yakın zamanda hayatına son veren Cem Madra'nın intiharını, J.D. Salinger üzerinden okuyor ve yıllar önce babası Ömer Madra'yla yaptığı mülakattan bölümler paylaşıyor. 

Yazıyı okurken kafanızdaki soru "peki neden intihar etmiş" ise; bu sorunun, tabii ki, bir cevabını bulamıyorsunuz. Ama onun haricinde birçok sorunun cevabı var. Tavsiye ederim.


Umarım istifade etmişsinizdir. Önümüzdeki ay, yine seçme yazılarla, görüşmeyi umut ediyorum.


Yorum Gönder

0 Yorumlar