Kimi sıkı okuyucularım (evet, eğer yalan söylemiyorlarsa böyle insanlar var) basit yazmam gerektiğini söylüyorlar.
Bir tanesi beni okumayı bıraktığını itiraf etti, "İyi yazdığımı" ama beni okuduğu zamanlarda "ya başının ağrıdığını veya rahatsız olduğunu" da açıklama zahmetinde bulundu.
Aslında ben sade bir yazarım. Dolayısıyla da sade şeyler yazarım. Fakat yazı konuları üzerine düşünürken, yalnızca o konuyla sınırlı kalmayı sevmiyorum. Benzer ne varsa zihnime doluyor. Yazıya başladığımda ise kağıda "dökülüyor". Kelimenin tam anlamıyla dökülüyor.
Sonra bunları süzüp, toparlayıp yoluma devam ediyorum. Galiba düşündüklerimi yazmıyor, yazarken düşünüyorum. (Denemecilerin pîri Montaigne de böyle yapmaz mıydı?)
"Rahatsız etmek" zaten yazmamın temel amacını teşkil ediyor. Bu yüzden beni okuyan bir insanın rahatsız olması, işimi iyi yaptığıma kanıt olarak kabul edilebilir. Çünkü; ürettiğiniz şey ne olursa olsun, bir şey üretmenin ana şartı rahatsız olmaktır. Benim rahatsız etme misyonumu da "üretmeye teşvik" olarak kabul edin.
"Baş ağrısı" ise bilinen yan etkilerimden değildir. Bunun sebebinin benim yazılarımın yoğunluğu olduğunu zannetmiyorum. Bu itirazda beni rahatsız eden başka bir şey var. Hele bir de "basitlik" talebiyle birleşince iyice rahatsız edici oluyor. Rahatsız ettiği içindir ki, bugünkü yazı konumu belirliyor.
"Basit Şeyler" Yazmak
"Basit şeyler" yazmak, hakikaten ilginç bir istek. Yukarıda da söylediğim gibi ben sade şeyleri seviyorum. Basit olanlardan nefret ederim. Bir kısım okuyucular ise basit seviyorlar ve dahası beni de "basit yazmaya" teşvik ediyorlar.
Muhakkak bunu iyi bir niyetle yapıyorlar. Fakat basitlik ve sadeliğin ayrımını benim kadar net yapmadıkları için, aslında ne dediklerini veya neyi istediklerini tam olarak kendilerini de bilmiyorlar.
Hâlbuki basitlik ve sadeliğin arasında çok büyük farklar vardır.
Basit tek yönlüdür, tek katmanlıdır. Üslûpta basitlik; görüneni göründüğü gibi ve göründüğü kadarıyla yansıtmaktır. Bunun için en iyi örnekleri her zaman ilkokul kompozisyonlarıdır. Basit gören, basit düşünen zihinler yorulmazlar. Çünkü zaten gördüğünüz şeyin ne olduğuna eminseniz üzerine düşünmezsiniz. Sandalye, sandalyedir. İnternet sitesi de internet sitesi. Kalem ve kağıtla yazılan her şey yazıdır. Bunları böylece bildikten sonra neyi düşüneceksiniz?
Basitlik estetiğin düşmanıdır. Her yazılan şey yazıysa; hangisinin iyi hangisinin kötü olduğu üslûba değil kişileri yorup yormadığına bakarak anlaşılır. "Anlaşılır" olmak önemlidir ama dümdüz bir sandalyeyi "estetik şaheseri" diye sunmak dolandırıcılıktır. Basit düşünen insanlar çabuk kanarlar. Çünkü onlara göre evren bir kısım "basit şeylerin" biraraya gelmesiyle oluşmuştur.
Basitlikseverler için en önemli şey durağanlıktır. Hiçbir nesne veya kişi değişemez. "Değişmesi teklif dahi edilemez". Çünkü bir şey değişebiliyorsa her şey değişebilir. Bu da dünyayı fazla karmaşık kılar. Karmaşık meseleleri çözmek zaman ister. Basit şeylerle vakit geçiren için zaman diye bir mefhum söz konusu değildir. Günlerin, ayların, yılların nasıl geçtiğini asla bilmez. Ama bunun sebebi bu sürelerin "dolu dolu" yaşanmış olması değil, muhasebesinin yapılmamış olmasıdır.
Basit görüşlüler için "mutlak iyiler" ve "mutlak kötüler" vardır. Çünkü tek katmanlı olan bir şey ya iyidir ya da kötüdür. Durağanlığı savunmalarının bir sebebi de budur: İyi iyi olarak, kötü de kötü olarak kalsın için. Böylece "her şey yerli yerinde"dir.
Bu "yerli yerinde" olan şeylerin birbirleriyle hiçbir alakası yoktur. Amerika'da yaşanmış bir olay bizi ilgilendirmez. Teknolojik değişim alakamızı çekmez. Çünkü bizi merkezine almazlar. Basit şeylerin merkezinde daima "biz" diye bir topluluk oturur.
Sadelik
Sadelik ise ben olmakla ve çok da önemli olmadığını anlamakla başlar. Çok yönlü ve dahası çok katmanlıdır. Sade olmak vakit isteyen bir iştir. Çünkü sadelik; o zamana kadarki bütün birikmişlerin imbikten geçirilmesiyle elde edilir.
Sadelik zaman kavramıyla hakiki bir hesaplaşmadan doğar. Bu hesaplaşma, bu muhasebe, bu kavga tek seferlik değildir. Süreklidir. Bu yüzden sadelik sürekliliğin içinden yükselir, durağanlığı ise yalnızca ölüm hâlinde mantıklı bulur.
Dünya karmaşıktır. "Her şey her şeyle ilgilidir." Fakat bu kadar benzemez yine de birarada yaşamayı becerir. Bunun sebebini araştırmak - tetebbu etmek - için derinlemesine dalmak gerekir. Derine daldıkça bakış bulanır, daha sonra keskinleşir. (Basitlerin bakışı ise başından beri keskindir.)
Çok gözlemek, çok okumak insanın estetik zevkini istemese bile geliştirir. Basit için her şey aynı kıymetteyken; sade bir bakış neyin zahmetli olduğunu, hangi ürüne ne kadar emek harcandığını daha kolay anlar.
Basitlik kolaydır. Sadelik zordur.
Yazının başında "sade bir yazarım" dedim ama biraz tevazu göstermem gerekiyor. Sade bir yazar olmaya çalışıyorum demeliyim. Çünkü sadelik, derine gittikçe kazanılan ve yüzeye çıkmak için acele etmeyen bir hâldir. Daha gidecek yolu olanlar için "ben oldum" demek ise cinayettir.
Basitlik isteyen okuyucular, bu yazıdan sonra, muhtemelen, bu isteklerin vazgeçeceklerdir. İsterim ki, yalnızca bana karşı değil herkese karşı bu isteklerinden vazgeçsinler. Çünkü herkes basit olabilir. Hatta herkes basit doğar. Sadelik kazanılacak bir özelliktir.
Yazının bir yerinde "derine dalmak" tabirini kullanmıştım. Bitirirken Bartın'daki "maden faciası"nın haberi geldi. Yazıyı hemen paylaşmaktansa bekledim. Ekmeklerini bu derece zorlukla kazanan insanların ölümünü kimler "basit şey" olarak görecek, anlamak istedim. Maalesef gördüm ki kimileri "kader" diyerek ihmâlin üzerini örtmeye; kimileri cenazeler toprağa verilmeden üzerlerinde tepinip ötekilere sövmeye başladılar.
Ölenlere Allah'tan rahmet diliyorum. (Allah'ı çok fazla işe karıştırıyoruz ama elimizden bir şey gelmiyor. İhmal söz konusuysa - ki olmama ihtimali yok - dahli olanların topunun belasını versin!)
Sadelik ve basitliğin arasındaki bir fark da budur. Basitler hepimizi eşitleyen ölüme saygı göstermezler. Muhasebeden kaçtıkları içindir ki, onu görmezden gelir veya hemen unutmanın yoluna bakarlar.
Sadeliğin savunucularını ise bir tek o ebedî yasa susturabilir. Bu yüzden; sadeliği aramaya devam ederken - umarım daha iyi meseleler hakkında - konuşmayı sürdüreceğiz.
.jpeg)
0 Yorumlar