"Bu ülkede" okuyana iyi gözle bakılmaz. Çok okuyan muhtemelen delidir. Yalnız okumakla kalmayıp bir şeyler karalayanlar ise muhakkak zırdelidir.
"Bu ülkede" her şeye rağmen bu haltı yiyenler vardır. Ülkemizin en fazla dışlanan azınlığını oluştururlar. Bu öyle bir azınlıktır ki, kendi içinde bile çok olma hissini yaşayamaz.
Fakat bu ülkedeki okuyup-yazan azınlığın bir ortak noktası vardır: Tamamı Cemil Meriç'te dinlenmiştir. Aklındaki soruları, fildişi kulenin bu müebbed mahkumuna, sormuş; cevap almayı bırakın sorularını çoğaltarak yoluna devam etmiştir. Bazısının yolu mutlak bir geriye dönüş ve unutuş olurken; bazısının ki her taşın altına bakmak için bitmez bir iştiyaka dönüşmüştür.
Bu ülke bir Cemil Meriç yetiştirmiştir. Memnuniyetsiz, bir türlü tam olmayan, daima eksik daima hüzünlü daima meraklı... Çoğu zaman öfkeli bir adam. Hayatı boyunca hiçbir soruya cevap vermedi. Böyle bir niyeti de yoktu. Cemil Meriç'te "aradığını bulanlar", yalnızca Cemil Meriç okumamış olanlardır.
Bugün bu eksikliğe parmak basmak, bilmeyenler için kısa sayılabilecek bir Cemil Meriç alıntısı yapmak istiyorum.
Bu Ülke kitabının 93-94. sayfalarında yer alan "Slogan İlkelin İdeolojisi" başlığı verilmiş yazıyı, "bu ülkenin" içinde bulunduğu zor - ne zaman kolay oldu ki? - şartlarda okuyup; yeni yeni sorular sormak amacıyla paylaşıyorum.
Daha uzatmadan, lafı fildişi kulesinden seslenen Cemil Meriç'e bırakıyorum.
"Karanlıkta kavga olmaz. İdeolojiler, uçurumları aydınlatan hırsız fenerleri. İstemesek de onlara muhtacız. Kaosu kozmos yapan insan zekâsı, tecrübelerini ideolojilerde sergilemiş. İdeolojiye düşmanlık, tek izm'e teslimiyettir: obskürantizme. İdeolojiler siyaset dünyasının haritaları. Haritasız denize açılınır mı? Ama harita tehlikeli bir yolculukta tek kılavuz olamaz. Pusulaya da ihtiyaç var. Pusula: şuur. Tarih şuuru, milliyet şuuru, kişilik şuuru. İdeolojilerin peşine takılanlar pusulasızdırlar. Gemi ya kayalara çarptı, ya batağa saplandı. İdeolojilerin ışığına göz yumanları sloganlar yönetir. Karanlık kinlerin birbirine saldırttığı çılgın sürelerin savaş çığlığıdır, slogan. İlkelin, budalanın, papağanın ideolojisidir. Düşünce ile çığlık bağdaşmaz. Şuurun sesi çığlık değildir. Yabani bağırır, medenî insan konuşur. Bu çocuklar yıllarca konuşturulmadı. Hınçlarını üç beş kelime ile suratımıza tükürüyorlar. İdeolojileri yasakladığımız için hışımlarına uğradık. Demokrasinin demopedi olduğunu kimse düşünmedi. Acizin hürriyetperverliği yalanların en namussuzu. Bahşedilen hürriyet, ölmek ve öldürmek hürriyeti.
Toprak sarsılıyor!.. Hep birden esfel-i sâfiline yuvarlanmak istemiyorsak, gözlerimizi açmalıyız. İnsanlar sloganla güdülmez. Düşünceye hürriyet, sonsuz hürriyet. Kitaptan değil kitapsızlıktan korkmalıyız. Bütün ideolojilere kapıları açmak, hepsini tanımak, hepsini tartışmak ve Türkiye'nin kaderini onların aydınlığında fakat tarihimizin büyük mirasına dayanarak inşa etmek. İşte, en doğru yol."
.jpeg)
0 Yorumlar