Matbuatımızdan Seçme Yazılar (Kasım 2022)


Matbuatımızda kısır bir ayı geride bıraktık. Yazarlar ya sıcak gündeme esir oldular ve iki saat içinde eskiyecek şeyler yazdılar veya etliye sütlüye dokunmadığı gibi kimseye faydası da olmayan konulara kendilerini kaptırdılar. Yine de, okunmaya değer dört yazı seçebildim. 

Buyurun inceleyelim. 


1-) Süleyman Seyfi Öğün - "Üretim ve refaha dâir" / 14.11.2022 - Yeni Şafak

Eski zamanlardan bugüne kadar üretim ve refah arasındaki ilişkiye kısaca değinen Hoca, yazının sonuna doğru "iş etiği" kavramına geliyor ve şöyle yazıyor: 

"Bizde Ahmed Midhat Efendi gibilerden başlayarak bunu kutsayanlar çoktur. Türk siyâsal kültüründe bu işi derinliğine tartışan hemen hemen yoktur. İdeolojik kavgalar, bir üretim ve refah toplumunun hangi yollardan başarılabileceğine dâirdir. Seneler evvel bana sosyalist kalkınma yolunun propagandasını yapan ODTÜ’lü bir abiye, bu ürünleri kim tüketeceğini sorduğumda yaşadığı şaşkınlığı unutamam. Cevâbı, “ihraç edeceğiz” oldu. “Gelen parayı ne yapacağız” diye sorduğumda, “yeniden üretime yatıracağız” dedi. Refah husûsunda hiçbir fikri yoktu. Sâdece tüketimden çok korktuğu açıktı. Sosyalist bir libas giymiş püritanlıktı bu. Bu soruyu daha sonra millî iktisat yolunu savunan milliyetçilere ve İslâm iktisadını savunan islâmcılara da sordum. Cevaplar ve tepkiler çok benzerdi. Milliyetçi libas giymiş, İslâmî kıyafet kuşanmış püritanlıklardı bunlar. "

Tamamının okunmasında fayda görüyorum. 


2-) Yelda Ongun - "Türk Devletleri Zirvesi: Türkiye’nin Rolü Ve Rusya’nın Tavrı" / 16.11.2022 - yetkinreport

Türk Devletleri Teşkilatı'nı konu edinen her şeyi okumak bir çeşit hastalık gibi zihnimi işgal etmiş durumda. Bu yazı da onlardan biri.

Aslında yeni bir şeyin soylenmediği yazıda önemli bulduğum noktayı alıntılıyorum:

"Türkiye’nin Rusya ile olan ilişkileri ve liderler düzeyindeki ilişkiler göz önüne alındığında Türkiye’nin Orta Asya atağı, iki aydan kısa bir süre içinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bölgeye üçüncü geziyi yapması Ukrayna Savaşı sonrası bölge devletleri üzerinde Rusya’nın etkisinin azalması ve Rusya’nın boşluğunu Türkiye’nin doldurması olarak değil, Rusya ile işbirliği içinde ve Rusya’nın bilgisi dahilinde Türkiye’nin bölgede etkin olması şeklinde değerlendirmek gerekir."

"Aksakal" Binali Yıldırım'ın "Rusya'yı da TDT'ye üye yapalım" çıkışı aslında bu durumun resmî kanıtıdır. Peki bu hâl Türkiye ve Türk Dünyası için avantaj mıdır yoksa dezavantaj mıdır? 

Diplomasiyi kabadayılık zannedenlerin değil ama bu alanla profesyonel olarak ilgilenenlerin üzerine eğilmesi gereken bir konu olduğunu düşünüyorum. 


3-) Serdar Turgut - "Üniversite mezunları nasıl daha kaliteli olabilir" / 25.11.2022 - Habertürk

Üniversitelerin birinci sınıfının tamamen edebiyat okumalarına ve tartışmalarına ayrılması fikrini öne süren Serdar Turgut şöyle yazıyor:

"Toronto Üniversitesi karşılaştırmalı edebiyat bölümünü kapatma kararı verince Columbia Üniversitesi edebiyat profesörü Gayatri Spivak bölüm kapatma kararı alan rektörlüğe bir mektup yazarak, "Yapmayın, biz demokrasinin akıl kliniğiyiz" demişti.

Ben edebiyatın demokrasinin akıl kliniği gibi olması kavramına çok önem veriyorum.

Bunu hepimiz anlarsak üniversitelerin birinci yılını edebiyata ayırma önerimin sadece öğrencilerin değil ülkemizde demokrasinin geleceği açısından önemini de kavrayabiliriz sanıyorum."

Bu öneriye ve edebiyatın "demokrasinin akıl kliniği" olduğu düşüncesine katılmamak mümkün değil. Fakat yazıda yalnızca batı edebiyatı okutulmasından bahsediliyor. Neden kendi edebiyatımızın klasikleri bu öneriye dahil edilmiyor? Bizim ve doğunun edebiyatlarıyla birlikte okutulacaksa ben bu fikre taraftarım. Aksi hâlde çok demokrat ama buralı olmayan insanlar yetiştiririz. Hatta bir kısmı yazar olup "Amerikan Türkçesiyle" yazılar bile yazarlar. 


4-) Tanıl Bora - "Ezber" / 30.11.2022 - Birikim 

Ezber kelimesini yavaş yavaş açarak ezber bozma kavramına kadar gelen Tanıl Bora soruyor:

"Herhangi bir şeyi bellemeyi lüzumsuz kılan dijital imkânların –başta da zikretmiştim- bir çeşit dijital demansa yol açtığı, bol yalanlı “güncellik” pervanesinin kısa vadeli hafızaya bile soluk aldırmadığı, uzun vadeli hafızayı delik deşik ettiği şu zamanda, bozulacak ezber mi kalır garibe?"

Kısa fakat güzel bir yazı okumak isteyenlere tavsiye ederim. 


Umarım faydalı olmuştur. Önümüzdeki ay, yine seçme yazılarda, buluşmak dileğiyle...

Yorum Gönder

0 Yorumlar