Oxford Sözlük nasıl yılın kelimesini seçiyorsa, ben de son dört yıldır öylece yılın kaybolan kelimesini seçiyorum. Oxford seçimini biraz mizahi, hayatın içinden ve İngilizceye yeni katılmış sözcüklerden yana kullanıyor. Ben bol kritikle beraber dilimizde uzun zamandır var olan fakat düşünce dünyamızdan çekilen kelimeleri tercih ediyorum.
İlk sefer 2020 yılında başladığım ve memlekete hizmet haricinde hiçbir çıkar gütmediğim bu hayırlı seçimde daha evvel hangi kelimeleri tercih ettiğimi hatırlatarak yazıya başlamak istiyorum. 2020'nin başında 2019'un kaybolan kelimesi olarak meşruiyeti işaretlemiştim. 2020 için tahammül ve 2021 içinse değer kelimelerini tercih ettim. İlk iki seçimi Twitter vasıtasıyla yaparken, geçen seneden itibaren yılın kaybolan kelimesini blogger hesabıma taşıdım. (Geçen yılki yazının linkini buraya bırakıyorum.)
Seçimi blogger hesabıma taşımam sayesinde konuyu daha geniş bir biçimde ele alma imkanına kavuştum. Böylece derdimi daha rahat ifade ederek olası yanlış anlamaların önüne geçtim zannediyorum.
Erozyonun artık en az doğada olduğu kadar hissedildiği kültür sahamızda yılın kaybolan kelimesini tartışmamız gerektiğine inanıyorum. Ve lafı daha fazla uzatmadan 2022 senesinde kaybettiğimiz kelimeyi ilan ediyorum: Zengin.
İlk anda, ekonomik krizin yarattığı fakirlik sebebiyle bu kelimeyi seçtiğim zannedilebilir. Bunun da etkisi olmakla birlikte, her krizin kendi zenginlerini yarattığını da bilecek kadar yaşadım. Dolayısıyla ekonomik krizin ana gündem olduğu bir memlekette zengin kelimesini tercih etmem yalnızca ekonomik sebeplere dayanmıyor. Hatta daha çok kültürel nedenlere yaslanıyor.
Kaybettiğimizin ardından konuşmaya başlamadan evvel Türk Dil Kurumu'nun zengin kelimesi için verdiği karşılığı okuyalım. Farsça'dan (sengīn) dilimize geçen kelimenin, tamamı sıfat olmak üzere, beş farklı ama birbirine yakın anlamı var.
1. Parası, malı çok olan, varlıklı, varsıl, variyetli; fakir, yoksul karşıtı.
2. Yararlı veya kendisinden beklenilen, istenilen nitelikleri çok olan.
3. Verimli.
4. Gösterişli.
5. Çok, bol.
Birinci anlama ("parası çok olan") yukarıda girizgah yapmıştık, oradan devam edelim. Ülkemizde derinden hissedilen ve anlaşıldığı kadarıyla uzun sürecek olan kriz yüzünden hatırı sayılır bir kitlenin artık "çok parası" yok. Bunların bir kısmını önceden kolaylıkla zengin sınıfına yazabilecekken, artık en iyi ihtimalle orta sınıf kabul ediyoruz.
Bazıları ise inadına zenginleşiyor. Peki memlekette, azınlık da olsa, birileri zenginleşiyorsa; ben neden zengin kelimesini kaybettiğimizi iddia ediyorum? Kelimenin diğer anlamlarına biraz yanaşmamız meramını açıklamaya yardımcı olacaktır.
İkinci anlam ("kendisinden beklenilen nitelikleri çok olan") ve üçüncü anlam ("verimli") aslında parası çok olanlarda görebileceğimiz özellikleri anlatıyor. Fakat zenginlerimizin kalitesi buna müsaade etmiyor. Bizim zenginlerimiz sadece para kazanabiliyorlar. Tek özellikleri bu olduğu için; sıkı çalışmanın anlamını bilmiyor, kazandıkları parayı nasıl harcayacaklarını da çözemiyorlar. Böylece "kendilerinden beklenen nitelikler"den bahsetmek oldukça zorlaşıyor. Verimli olmaları ise imkansız hâle geliyor.
Diğer taraftan, hakikaten verimli olan veya kendilerinden beklenen niteliklerin üstüne çıkanların büyük kısmı, açlık sınırıyla cebelleştiklerinden, yükselemiyorlar. Kapitalizmle geç tanışan ama epeyi bir sevişen milletimizin nazarında bir şey parayla ölçülür. Eğer sıkı çalışıyor, kendinizden beklenenin üzerine çıkıyorsanız "çok para kazanmak" zorundasınız. Fakat şimdiki gibi kriz anlarında, sizin çıkacağınız yerleri, para kazanmayı bilen ama diğer niteliklerden yoksun birileri tutuyorsa... Siz oralara çıkamıyorsunuz. Liberallerimizin makro ekonomiden bahsederken kullanmayı pek sevdikleri "orta sınıf tuzağı" kavramının toplum yaşamındaki yansıması budur.
Gelelim dördüncü anlama ("gösterişli"). Önceden bu kelime olumsuz bir anlamda kullanılmazken şimdi gittikçe bayağı şeylerle özdeş kılınmaya başlandı. Bu işi başlatanlar ise zenginlerimiz. (Parası çok olanlar.) Bizzat müşahede ettiğim için gönül rahatlığıyla katıldığım bir tespit var. Buna göre "Artık zenginler fakir gibi giyiniyor" deniyor. Doğru. Tek bildikleri para kazanmak olan zenginlerimiz "gösterişli" yaşamaya korkuyorlar. Çünkü gösteriş özgüven gerektirir. Mesela gösterişli kıyafetler giyerseniz insanlar size bakarlar. Ardından sorarlar: "Bunları nereden aldın?" Bunu bir şekilde savuşturdunuz diyelim, öldürücü etkisi bulunan ikinci soru gelir: "Nasıl aldın?"
Servet sahibi olmanın muhteşem fakat bu servetin kaynağının açıklanmasının ayıp kabul edildiği memleketimizde, parası çok olan dostlarımız bizler gibi giyinerek (bir nevi bukalemunculuk oynayarak) servetlerinin kaynağı hakkındaki soruları havada eritmeye çalışırlar. İşin garip tarafı paraları olduğu müddetçe bunu başarabilirler. Çünkü bu kadar paraya rağmen görmedikleri, aslında korkudan göremedikleri şey, basittir: Paranız varsa soru soranı satın alabilirsiniz. Onu satın alamazsanız, sorunun kendisini satın alırsınız.
Fakat işte kelimenin beşinci anlamının ("çok, bol") kaybolması buna izin vermiyor. Çünkü her şeyin az az bulunduğu bir dönemdeyiz. İnsanlar paralarını soru satın alarak değil, daha çok para kazanarak değerlendirmek istiyorlar. (Soru satın alanlar ise infilak ediyorlar.)
Alanın uzmanları Orhun Abideleri'nde geçen bir cümleyi günümüzün diline "Az milleti çok kıldım" diye çeviriyorlar. (Özgün hâli: "Az budunu öküş kıldım") Çok olmayı millet olmak anlamında alırsak; orada da azaldığımızı, yani zenginliğimizi kaybettiğimizi üzülerek not düşmek istiyorum.
Toparlamak gerekirse; özünde kötü bir şey olmayan zenginlik, zengin olanların zenginliğe bağlı doğal korkaklığı, zengin özellikleri bulunanların fakir kalması ve çok olanın inatla azalması yüzünden tedavülden kalkmış bulunuyor.
Zengin hayal gücü de kaybettiklerimiz arasında yer alıyor. Fakat daha fazla kayıp listesi yapmak istemiyorum. En azından bu senelik bu kadar.
...
Eleştirme amacıyla dahi olsa; böyle bir listeyi yapmak zorunda hissetmeyeceğim bir gün... Gelir mi dersiniz? Kültürümüz, siyasetimiz, ekonomimiz, dünyadaki yerimiz ve daha birçok alanda hakikaten "zenginleşebilecek" miyiz? Ben umutluyum. Fakat kelimelerimizi bu kadar ucuza satmamak kaydıyla...
0 Yorumlar