Giriş
Âdettir, geride bırakılan yılı açıklayan veriler genellikle
yıl bitmeden paylaşılır ve ayaküstü yorumlanır. Fakat bunu o kadar çok kişi, o
kadar farklı alanda yapar ki; günün sonunda aklımızda bir kısım sayılar ve
anlamsız “çıkarımlar” kalır. Böylece yıl sonu değerlendirmeleri yıl sonu
karmaşasına dönüşür.
Bunun bir sebebi de herkesin yalnızca kendi uzmanlık
alanıyla sınırlı kalmasıdır. Hâlbuki bir alandaki sayıları paylaşmak değil
yorumlamak uzmanlık gerektirir. Dolayısıyla yorumları yalnızca ilgilendiğiniz
alanlarla sınırlı tutup çok daha geniş bir çerçevede “veri aktarımı”
yapabilirsiniz.
Ben tam olarak bunu yapmak niyetindeyim. Herkes 2022
verilerini paylaşmış hatta kimileri 2023 tahminlerini bile araya
sıkıştırmışken, ben tam da şimdi, 2022 senesini ilgilendiren bazı verileri
paylaşıyorum. Kimsenin gideceği yeri hatta yönü bile bilmediği ama yine de
hızlı, çok hızlı davrandığı; sürekli acele etmemizin dikte edildiği zamanımızda
yalnızca iki hafta geciktirdik diye bir konunun eskiyeceğine inanmıyorum. Belki
“anda yaşayan” insanlar eskimiş olabilirler ama veriler ortada duruyor ve biz
2023’le el sıkışalı henüz yirmi gün oluyor.
Bu yazıda; Google, Duolingo, Pinterest ve Meet Glimpse’den
derlediğim verileri, Data Portal henüz 2023 raporunu açıklamadığı için, aynı
kurumun 2022 raporunun temel göstergeleri eşliğinde ele alacağım. Bu
kuruluşların raporlarında Türkiye’yle ilgili ayrıntıları yakalamaya çalışırken;
TÜİK’ten toparladığım verilerden yararlanarak ülkemizi ilgilendiren bazı
konularda istatistikler paylaşacağım. (TÜİK’in ekonomi verilerini değil nüfus
ve haberleşme ağırlıklı istatistiklerini kullanacağım.)
Esas ilgi alanım bilişim olduğu için verilerin ağırlığını
internet kullanımının çeşitli görünümleri oluşturuyor. Fakat yazımız bununla
yetinmiyor ve bazı nüfus istatistiklerini, yine internetle bağlantılı olsa da
kimi sektör ve/veya şirketlerin yükselişini ve tabii ki benim yorumlarımı
içeriyor.
Hazırsanız, “Sayılarla 2022” turuna başlayabiliriz.
Türkiye’de Kaç İnternet Abonesi Var?
TÜİK’in 19 Aralık 2022’de yayınladığı istatistiğe göre
ülkemizin nüfusu 84 milyon 680 bin 273’müş.
2021 verilerine göre cep telefonu abone sayısı 86 milyon 288
bin 834 olurken; internet aboneleri onu da geçerek 88 milyon 164 bin 739’u
bulmuş. (Nüfusun üzerinde abone sayısı gösteren her iki veri için de birden
fazla hat sahibi olanları, işyerlerini ve tabii mültecileri hesaba katmak
gerekiyor.)
Yine TÜİK verilerine göre, sektör fark etmeksizin, büyük
şirketlerin internet sitesine sahip olma oranı %90’ın üzerinde görünüyor.
İnternet sitesi üzerinden satış yapma oranı ise, birçoklarının tahmininin
tersine, oldukça mütevazı bir oranda seyrediyor: ortalama %19.3. Konaklama ve
yiyecek hizmeti veren şirketlerde bu oran %40’ın biraz üzerine çıkıyor ki,
zaten bu sektörler açık ara en fazla internet üzerinden alışveriş yapılan
alanları teşkil ediyor. (Ayrıntı için linke tıklayıp İstatistiksel Tablolar
bölümünü inceleyebilirsiniz.)
Anlaşılan internete erişim ve kullanım konularında çok
yüksek oranlara sahipken; henüz internet sitelerini para kazandıracak mecralar
olarak kabul etmiyoruz. Tabii alışveriş özelliğine sahip internet sitesi
oranının bu derece düşük çıkmasında esas etken, içinde “her şeyin” satıldığı
bazı uygulamaların adeta bir aracı işlevi görerek tekele dönüşmesidir. Reel
ekonominin en büyük problemlerinden birisini “ne üreten ne tüketen” aracıların
fazlalığı kabul edenler için kötü bir haber söz konusu.
Öteki taraftan, burada, internete erişimin insan
davranışları üzerindeki etkisini konuşmak isteyenlere de kötü bir haber var.
Çünkü verilerin söylediğine göre internetin bizi değiştirdiğinden daha fazla
biz onu değiştiriyoruz. En azından yoğun kullandığımız bölümleri için bu
tespitin geçerli olduğunun tartışma kabul etmeyeceğini zannediyorum.
Data Portal: İnternette Ne Kadar Zaman Harcıyoruz ve Ne
Yapıyoruz?
Data Portal verilerini her sene ocak ayının sonunda
yayınladığı için bu yazıda 2023’ün değil 2022’nin raporunun bazı temel
verilerini paylaşıyorum. Bunları, bir yıl eski de olsa, paylaşma amacım hem
aşağıda daha detaylı gireceğimiz trendlerin temeli olan internet kullanımı
hakkında temel bilgileri vermek; hem de Data Portal 2023 raporunu yayınladığı
zaman kıyaslama imkânı elde etmek. (Raporun tamamına ulaşmak için tıklayın.)
“Dijital 2022: Küresel Görünüm Raporu’na” göre dünya
üzerindeki 4.95 milyar insan internet, 4.62 milyar insan ise sosyal medya
kullanıyor. Geçen sene 192 milyon insan internet kullanmaya başlamış, 424
milyon insansa bir sosyal medya hesabı açmış.
16-64 yaş aralığındaki internet kullanıcılarının gün içinde
hangi mecralarda vakit geçirdiklerinin ortalamasını aşağıda görüyorsunuz.
Buna göre vaktimizin 7 saate yakınını internette
geçiriyoruz. 3 saatten fazla televizyon izlerken; 2 saat kitap okuyor ve 1.5
saat müzik dinliyoruz.
Peki bir günümüzün neredeyse üçte birini harcadığımız
interneti hangi amaçla kullanıyoruz? İlk sırada “bilgi edinmek” geliyor. Bu
sebebi “arkadaşlar ve aileyle iletişimde kalmak” takip ediyor. “Etkinliklerden
haberdar olarak güncel kalmak” ise üçüncü en önemli sebebi oluşturuyor.
Cevapların tamamına aşağıdaki görselden ulaşabilirsiniz.
Data Portal’dan alacağım son istatistik, mobil cihazlara
dair olacak. Buna göre cep telefonlarının internet trafiğindeki payı %54.4’ü
bulmuş. Geçtiğimiz senelerle kıyaslama yapabilmeniz için bu görseli de aşağıya
iliştiriyorum.
Google Raporları
2022’de küresel ölçekte en fazla aranan sözcük “wordle”
olmuş. “Kelime” anlamına gelen bu sözcük aynı zamanda bir bulmaca oyununun adı.
Dünya’nın dört bir tarafındaki dostlarımız bütün sene boyunca bıkmadan
usanmadan bu basit oyunu oynamışlar. Eskiden gazete eklerinde yer alan kelime
bulmacalarını andıran Wordle’ı birçok gazetenin sitesinden bulabiliyorsunuz.
Mesela ben yazının başına oturduğumda New York Times’ın Wordle’ına tutuldum ve
bu kelimenin neden en çok aranan olduğunu anladım. (Göz atmak isterseniz
NYT’nin linki.)
Dünya genelinde en çok merak edilen haber konusu
Ukrayna’yken; en fazla aranan insan Johnny Depp olmuş. (İkisinin de şaşırtıcı
olmadığını not düşmek istiyorum. Daha fazla benzerlik bulurum ama yazıyı
tehlikeli sulara sürmek istemiyorum.)
Federer’in emekli olduğu, Nadal’ın iki Grand Slam kazandığı
yılın en fazla “googlelanan” sporcusu Novak Djokovic. İnatçı Sırp’ın garip
bir etkisi var. Yılın en fazla aranan spor terimi ise tabii ki “Dünya Kupası”…
Küresel çapta en fazla aranan şarkıysa Keisya Levronka’nın “Tak Ingin Usai” isimli şarkısı olmuş. (Yazının kalanını Endonezyalı genç şarkıcının eşliğinde okumak isterseniz üzerine tıklamanız yeterli.)
Türkiye’yi ilgilendiren Google raporuna gelmeden önce Almanya’nın istatistiklerinde dikkatimi çeken bir bilgiyi not düşmek istiyorum. Daha doğrusu Almanların “Putin hayranlığını”…
Almanlar 2022 boyunca en çok “Ukraine” kelimesini aramışlar.
Bilhassa Soğuk Savaş esnasında ülkelerinin yarısı Rus hegemonyasında bulunan ve
Rus doğalgazına göbekten bağlı olan Almanya’nın bu krizi yakından takip
etmemesi garip olurdu. Özellikle savaşın ilk günlerinde süreci Alman
kanallarından da izlemiş birisi olarak söylemeliyim ki, Almanlar çok korktular.
Fakat şimdi korkuyu üzerlerinden attıklarını ve hatta yeniden bir silahlanma
programı başlattıklarını görüyoruz. (İlk iki silahlanma teşebbüsleri dünya
savaşlarına sebebiyet vermişti. Bu yüzden yakından izlemekte fayda var.)
Gelelim Putin’e… Almanların yıl içinde en çok aradığı isim
Putin olurken, en çok aranan politikacı da Putin olmuş. En çok aranan memler
Putin’le ilgiliyken; “Wie fragen”ların başında da “Wie alt ist Putin” yani
“Putin kaç yaşında” sorusu geliyor.
Almanları Putin’le baş başa bırakıp cennet vatanımız
Türkiyamızın verilerine bir göz atalım.
Türkler Google’a Ne Sormuş?
2022 senesinde ülkemizde en çok aranan kelime “Dolar/TL”
olmuş. İnanın nedenini bilmiyorum. Sanki ekonomik kriz varmış veya “oynak kur”
denilen bir şeyden şikâyet etmemizi gerektirecek sıkıntılar yaşanıyormuş gibi…
Neyse, en çok arananların ikinci sırasında bir soru yer alıyor: “Bayram tatili
kaç gün?”
Yıl boyu en fazla merak edilen isim Galatasaray’ın forveti
Icardi olmuş.
“Rüyada…” başlıklı aramalarda en çok “deprem olması”
araştırılmış. (Hayırlara vesile olsun diyelim.)
Daha ilginci “Ben neden…” kalıbı kullanılarak yapılan
aramaların içinde “Ben neden sevilmiyorum” sorusunun ilk sırada çıkması. Bu
listenin ilk beşinin tamamını vermek istiyorum. İkinci sırada “Ben neden bu
kadar çirkinim”, üçüncü sırada “Ben neden doğdum”, dördüncü olarak “Ben neden
dışlanıyorum” ve beşinci sıradaysa “Ben neden eziğim” soruları yer alıyor.
“Ben neden sevilmiyorum” sorusu, yıl boyu sorulmakla
beraber, 4-10 Aralık tarihleri arasında zirveye çıkmış. Umuyorum, bunlar
ergenlik hezeyanıyla saçmalanmış şeylerdir ve yine umuyorum ki yaşı küçük
insanlar tarafından yazılmıştır. Aksi takdirde ciddi bir umutsuzluk problemiyle
karşı karşıyayız demektir, eğer ülkece sözleşip Google’ı trollemiyorsak…
Yıl boyunca “Kim” zamiri kullanılarak en fazla sorulan soru adaya
kimin veda ettiği olmuş: “Survivor kim elendi”.
İncirin nasıl oluştuğu en çok merak edilenler arasında ilk
sırada yer alırken; “Nasıl olunur” kalıbıyla en çok aranan şeyse “Özel Güvenlik
nasıl olunur” sorusu olmuş. (Google’ın Türkiye trendleri raporuna ulaşmak
için tıklayın.)
Duolingo: Kim, Hangi Dili Öğreniyor?
Benim de 900 küsur günlük sadık bir kullanıcısı sıfatıyla
verilerimi paylaşarak “yardımcı” olduğumu düşündüğüm Duolingo Dil Raporu’na
gelelim. Biliyorsunuz Duolingo dünyanın en fazla kullanılan dil öğrenme
uygulamalarının başında geliyor. (500 milyondan fazla kullanıcısı var.)
Duolingo kullanıcılarının öğrendikleri diller arasında ilk
sırayı, pek de şaşırtıcı olmayan bir biçimde, İngilizce alıyor. Dünya’nın 119
ülkesinde en fazla öğrenilen dil İngilizce olurken; 34 ülkede İspanyolca, 22
ülkede Fransızca ve 8 ülkede Almanca zirvede bulunuyor. 4 ülkede en fazla
öğrenilen dil olan Korece 2022’de yükselen diller arasında göze çarpıyor.
Dünya’da en fazla öğrenilen “ikinci diller” arasında zirvede
Fransızca oturuyor. Tam 74 ülkede insanlar, ikinci bir dil olarak Fransızcayı
tercih etmişler. 47 ülkede İspanyolca, 16 ülkede Almanca en fazla öğrenilen
“ikinci” dilleri teşkil ediyor. İkinci diller içinde 6 ülkede öğrenilen Çince
bu yıl yükselişe geçen dillerin başında geliyor.
Neden Dil Öğreniyoruz? Kaç Dil Öğreniyoruz?
Pandeminin yavaş yavaş hayatımızdan çekilmesiyle birlikte
insanlar seyahat etmeyi yeniden bir dil öğrenme amacı olarak tanımlamaya
başladılar. Duolingo raporuna göre “seyahat etmek” dil öğrenme amaçlarının
başında geliyor. Duolingo Dil Raporu’nun 2020’den beri yayınlandığını gözönüne
alırsak, ilk kez bu kadar yüksek bir orandan bahsediyoruz.
Diğer taraftan birçok ülkede insanlar bulundukları
memleketin dilini öğrenmeye başlamışlar. (Belki de Duolingo’yu bu amaçla
kullanmaya başladılar daha doğru olacak.) Bunların çoğunluğunu mültecilerin ve
mevsimlik işçilerin oluşturduğu tahmin ediliyor.
Duolingo raporundan öğrendiğimiz bir başka trend ise
insanların birden fazla dil öğrenme hevesinin gittikçe yaygınlaşmasıdır. Bu
işte başı Finlandiya çekiyor, onu Birleşik Krallık izliyor.
Bütün etkenler değerlendirildiğinde 2022 yılında Duolingo
vesilesiyle öğrenilen 10 dil, sırasıyla, şunlardan oluşuyor: İngilizce,
İspanyolca, Fransızca, Almanca, Japonca, İtalyanca, Korece, Çince, Rusça ve
Hintçe.
2021’de 5 ülkede en fazla öğrenilen ikinci dil olmayı
başaran Türkçe, bu sene hiçbir ülkede ilk ikiye giremedi. Geçen seneki başarıyı
Türk dizilerine yoran Duolingo ekibi, galiba haklıydı. İnsanlar dışarı çıktıkça
ticari ve kültürel sebepler televizyonun önüne geçti.
Diğer taraftan Türklerin en fazla öğrendiği diller 2022’de
de değişmedi. İlk sırada İngilizce, ikinci sırada Almanca yer alıyor.
(Duolingo 2022 Dil Raporu’na ulaşmak için tıklayın.)
Pinterest: Hayatın Farklı Alanlarında Öne Çıkanlar
Pinterest verilerini “Kağıt yok olacak ağbi” diyenlere kötü
bir haberle açalım: 2022 aramalarında origami başta olmak üzere “kağıt
sanatları” %1725’lere varan oranlarda artış göstermiş.
Özellikle pandemi döneminde insanlarla aramıza “sosyal
mesafe” koymamızın doğal sonucu olarak konuşarak terapi süreci takip etmek
gerilemişti. Pinterest bu sürecin geçici olmadığını, yeni kuşakların müzik
terapisi ve günlük tutma gibi yöntemlerle kendi meselelerine yoğunlaştıklarını
haber veriyor. Özellikle yazarak iyileşmenin (veya benim daha çok sevdiğim
tanımla “yazarak var kalmanın”) %3755’lere varan oranlarda artışla aranması
Pinterest’in iddiasını destekleyen en önemli delil olarak kabul edilebilir.
Son olarak; basit egzersizlerin, özellikle “duruşları”
eleştirilen yeni kuşak tarafından %100’ün üzerinde aranması, gelecek adına
önemli ve sağlıklı bir trend olarak öne çıkıyor.
(Bazı ilginç bulduğum sonuçları aktardığım raporun tamamına
tıklayarak ulaşabilirsiniz.)
Meet Glimpse: Ne Yiyip İçiyoruz? Nasıl Ödüyoruz? Nereden
Çalışıyoruz?
Meet Glimpse’in birçok mecradan (Google, Tiktok, Instagram,
Reddit, Youtube, Twitter, Amazon) derlediği verilere göre; geçtiğimiz yıla göre
%350 artış gösteren “Bento kek” yılın en çok aranan yiyeceği olmuş.
Yılın içecek trendi ise içecek sayılmasa da musluk suyunu
kendi içinde rafine ederek sağlıklı bir biçimde tüketmenizi sağlayan “Air up”
şişeleri olmuş. Arama artış hızı, geçen seneye göre, %632.
Yapay zekâ alanında yükselişe geçen startupları
incelediğimizde birisi sayı ötekisi oran olarak tavan tapan iki şirketi
buluyoruz. İlki 77 bin kez aranmasına rağmen geçen seneye göre tam %1020 artış
gösteren akıllı yazma asistanı Rytr olmuş. %978’lik artış oranıyla ikinci sırada
yer almasına rağmen, 4.3 milyon kez aranan OpenAI onu takip ediyor. (Malum
OpenAI, ChatGPT’yi geliştiren şirket.)
Büyük meblağları sizin için bölen ve ödemelerinizi
bütçenizle dengelemenize yardımcı olan Koalafi uygulaması yılın ödeme
trendlerinde ilk sırada yer alıyor. (Geçen seneye göre %436 oranında daha fazla
aranmış.) Hızlı ödeme yapma imkânı sunan VenmoPay ise Avrupa kıtasında en çok
aranan “ödeme uygulaması” olmuş.
Meet Glimpse’in seyahat hakkındaki verilerine gelelim.
TrovaTrip şirketi geçen seneye göre %214 daha fazla aranarak en fazla merak
edilen seyahat uygulaması olmuş. Bilhassa uluslararası seyahat edenler için Sim
kart kolaylığı sağlayan Holafly’ın artış oranı ise %905’i görmüş. Özellikle
arabayla seyahat edenlere bir nevi “yardımcı sürücü” olarak hizmet eden Ooono
ise globalde de yükselirken, esasen Avrupa kıtasının en fazla merak ettiği
seyahat aygıtı olmayı başarmış. (Küreselde arama artış oranı %35, Avrupa’daysa
%98.)
Pandemi sonrası dünyasının en önemli trendlerinden birisi de
uzaktan çalışma oldu. “Peki bu çalışanlar birbirleriyle nasıl iletişim
kuracaklar” sorusuna cevap olarak tasarlanan uygulamalardan BuzzCast geçen
seneye göre %556 daha fazla aranarak bu alanda liderliğe oturmuş. Toplantılarda
ekran paylaşmak değil proje tasarlamak isteyenlerin en fazla araştırdığı
uygulama ise geçen seneye göre %189’luk bir artış gösteren Miro Board olmuş.
Yine işletmeler için bulut tabanlı telefonla görüşme imkânı sunan Aircall
%111’lik artışla en çok arananlar arasına girmeyi başarmış.
(Önemli bulduğum bazı verileri paylaştığım Meet Glimpse’in
farklı konulardaki istatistiklerine ulaşmak için tıklayın.)
Sonuç Yerine
Nispeten dağınık kabul edilebilecek verileri toparlayıp bir
sonuç yazmak ilginç görünebilir. (Eğer akademi kökenliyseniz başka sıfatlar da
kullanabilirsiniz.) Halbuki yazının temel iddiasını, yani “farklı alanlarda
veri paylaşımını”, hatırlarsak; aslında bu yazının akademik bir iddia
taşımadığını kolaylıkla çıkarabiliriz. Hatta daha ileri giderek akademi karşıtı
bir yazı bile bulabiliriz.
Belirli alanların yalnızca uzmanlar tarafından
yorumlanmasına hiçbir itirazım olmamasına rağmen, bu alanların birilerinin
inhisarına bırakılmasına karşıyım. Bu yüzden cahili olduğum konular haricinde
her meselede “sınır ihlali” yapmaya çalışıyorum.
Birlikte yaşamanın önünde büyük bir tehlike olarak, hayatı
“sadece baktığı yerden gören” insanları kabul ediyorum. “Her şeyin her şeyle”
ilgili olduğu bir dünyada; tek bir alanın açıklamalarının bizi kurtarması
ihtimali yoktur. Bu yüzden “multidisipliner” olmak artık bir hoş bir özellik
değil, şarttır.
Dünya’yı kurtarma çalışmalarını şimdilik biraz öteleyerek,
2023’te dünya genelinde resesyon beklendiğini haber vermek istiyorum. Demek ki
ekonomik olarak kötü bir yılı geride bırakmış Türkler olarak; daha kötüsüne
hazırlanmalıyız.
Yukarıda, internet temelli de olsa, birçok farklı iş koluna
değinmemin sebebi de buydu. Anlaşılan çok azımız “tek iş” yaparak hayatta
kalabileceğiz. “Ek iş” dönemi yükselişte. Bunun bir istisnası dışarıya iş
yapabilmek. Bu da dil meselesini neden verilere sokuşturduğumu açıklıyordur
umarım.
Diğer taraftan, insanların Google’la başbaşa kaldıklarında
ne kadar garip davranışlar sergilediklerinin cevabını adı geçen şirketin 2022
raporunda gördük. Hakikaten aklı başında bir insan hangi amaçla Google’a “Ben
neden sevilmiyorum” yazar? Psikologları göreve davet ediyorum.
Sonsöz olarak; her ne kadar bu yazıda ekonomi temelli verilerle ilerlesek de hayatın paradan ve sayılardan ibaret olmadığını hatırlatmak istiyorum. Özellikle yıl sonu verilerini seviyorum. Ben de kaç kitap okuduğum gibi bilgileri yıl sonunda topluyorum ve kendime not veriyorum. Sayılarla bir şeyleri sınamak doğruluk ihtimalini müthiş artırıyor. Fakat “ölçmek, değerlendirmek, yorumlamak” gibi eylemler işimin bir parçası olsa da; hala sayıların insanları yorumlarken aciz kaldığına inanıyorum. Tam tersine değil…
0 Yorumlar