Okuduklarım (Nisan 2025)



Medeniyet nedir? Daha doğrusu nasıl medenî olunur?

Postmodernizmin gereksiz kıldığı sorular mı bunlar? Madem bütün büyük anlatılar çöktü, o hâlde en büyük anlatı olan medeniyet de mi çöktü? Bu sorunun cevabı dünyanın neresinde olduğunuza göre değişir. Batı'nın dışında evet, içinde hayır. 

Peki, Türkiye nerededir? Batı'nın içinde mi dışında mı yoksa "tam ortasında" mı? Nisan ayı içinde bu soruya cevap arayan iki kitap okudum. 

***

Meraklısı İçin Ortadoğu Kitabı - Murat Yetkin (Doğan Kitap, 2025)

Gazeteciler genellikle büyük başlıklarla yazılan kitapların altını dolduramazlar. İşleri gereği gündemin ve güncelin peşinde koştuklarından, belirli bir konu hakkında toplayabildikleri kadar bilgiyi toplayıp okuyucunun kafasına atıp, kaçarlar. Murat Yetkin bu bakımdan istisnai bir gazeteci çünkü geniş kapsamlı konuları okunabilir bir şekilde yazabiliyor. 

Meraklısı İçin Ortadoğu Kitabı dört bölümden oluşuyor. İlk bölüm Ortadoğu'nun 2. Dünya Savaşı'na kadarki tarihi süreci, ikinci bölümse Arap Baharı'nın başlangıcına kadar olan dönemi işliyor. Üçüncü bölüm Arap isyanlarıyla açılıp ilgili dönemde yaşanan birçok olaya temas ediyor ve nihayet dördüncü bölümde güncel olaylar, hadiselerin akışına tesir eden kimi aktörlerin de doğrudan katkılarıyla, konu ediliyor. 

Kitapta ilginç ve ufuk açıcı iddialar ortaya konuluyor. Örneğin yazar Panislamizmin bir "Alman icadı" olduğunu yazıyor. (s.103) Kayzer Wilhelm'in Kudüs ziyaretinde meşhur el-Hüseynilerle görüşmesi, sonradan "Hitler'in müftüsü" diye tanınacak Emin el-Hüseyni'nin ailenin Almanlarla temas kuran ilk üyesi olmadığını göstermesi açısından bir başka ilginç bilgi. (s.106) Bu arada meşhur Yaser Arafat'ın gerçek ismi de "Abdurrauf el-Hüseyni". (s.268

Rusların Boğazlardan bahsederken "Evin anahtarları" tabirini kullanması Rus bakış açısıyla çok doğru ve hoş bir benzetme. (s.141

Diğer taraftan Nuri Said Paşa'nın Osmanlı subaylığından isyancılığa ve nihayet Menderes'in müttefikine dönüştüğü hayat hikâyesi sanki Ortadoğu'nun bir insan üzerinden yapılmış özeti gibi. (s.147)

Almanlarla başlayıp İngizlerle devam eden patronajda 1956 Süveyş Krizi'nden sonra siyasal İslam'a yatırım yapma sırası ABD'ye geçiyor. (s.230

SDG'nin Gar Katliamıyla aynı gün, 10 Ekim 2015'te, kurulması gibi "tesadüfler" de kitapta bolca yer buluyor. (s.373

Batılılaşmayı Ortadoğu gibi olmama (s.514) saikiyle yürüten bir memleketin ne yapsa kurtulamadığı ve bin yıldır parçası olduğu bu bölgeyi adı gibi bilmesi gerekiyor. "Meraklısı" bilgi eksikliğini kapatmaya bu kitapla başlayabilir. Tavsiye ederim. 

***

Cumhuriyetin Diplomatı Olmak - Müzeyyen Ezel Ünal (İletişim Yayınları, 2023)

Yazar, aslında doktora tezi olan, kitaba haklı bir tespitle başlıyor ve diyor ki, Türk dış politikası literatürü "insansızdır." (s.11) İmparatorluk ve cumhuriyetin diplomasideki sürekliliğini vurguladıktan sonra, diplomasinin bir praxis işi olduğunu dolayısıyla teoriyle kolay kolay açıklanamayacağını söylüyor ki, ben de bu görüşteyim. (s.28)

Ardından "patetik bir kahraman" (s.34) olan diplomatın cumhuriyetin ilk dönemindeki örneklerini sıralıyor. İyi bir dış politikayı "çok yönlü, esnek ve tutarlı" olarak tanımlayan (s.111) bizim Hariciye'nin bu standartları ne ölçüde karşıladığını tartışıyor. Bilhassa 2. Dünya Savaşı sürecinde Hariciye'nin yapısı, önemli isimler ve büyükelçiler veriliyor. 

Prospografi usulünü pek sevmesem de Cumhuriyetin Diplomatı Olmak kitabının iyi bir çalışma olduğunun hakkını vermem gerekiyor. Cumhuriyetin kuruluşunda Türk dışişlerinin durumu, politika belirleme süreçleri ve büyükelçilerin kişilikleri gibi konuları merak ediyorsanız bu kitabı okumanızı salık veririm. 

***


19 Mayıs Cumhuriyeti kuran ruhun adıdır. İki gün gecikmeli de olsa Gençlik ve Spor Bayramınızı kutlarım. 

Önümüzdeki ay, yeni kitaplarla, buluşmak dileğiyle... 

Yorum Gönder

0 Yorumlar