Çok değil yarım asır önce bir şeyler arıyor ya da araştırıyorsanız müracaat edeceğiniz ana kaynak ansiklopedilerdi. Sonra internet, ardından Google icat edildi. Böylece aradığımız şeye daha kolay ulaşmaya başladık. Fakat işin araştırma safhası biraz tavsadı. Bunun mahzurları üzerinde durulurken birkaç senedir yapay zekâ çılgınlığına tutulduk. Böylece arama sürecimiz daha da hızlandı. Araştırma hevesi tamamen kayboldu.
Araştırmanın arka plana atılmasıyla beraber soyut uzmanlık gerektiren alanlar gözden düştü. (Değer kaybetmediler, sadece gözden düştüler.) Ansiklopediye bakarken bir maddenin altında alâkasız bir başka madde okuma imkânı varken Google bu ihtimali ortadan kaldırmıştı. Yapay zekâysa son çiviyi çaktı. Farklı alanlarda uzmanlaşmanın gerilemesi edinilen bilgileri birbirine bağlama zahmetini de ortadan kaldırdı. (Bkz. No context çılgınlığı)
Su tesisatçılığı gibi somut uzmanlık gerektiren mesleklerin yükselişi de bununla ilgili ama konumuz bu değil. Konumuz ne kadar çok şey bilirseniz değil ne kadar çok bağlam kurabilirseniz o derece değer üreteceğiniz. Bu yüzden bir yatırım tavsiyesinde bulunmak istiyorum: Merak duygunuza yatırım yapın.
Bu ay alâkasız gibi görünen iki kitaptan bahsedeceğim. İki çok şey bilen adamın iki farklı türde kaleme aldığı iki eser. Birbirleriyle alakalarını kurmak okuyucuya kalmış.
***
Ayın Kitabı: Hâtırat - Behiç Erkin (Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2023)
Daha önsöz bölümünde şu cümleler geçen bir hatıratın bekleneni vermeme ihtimali pek düşüktür: "Eğer hadiselerin icapları dolayısıyla bazı makam sahipleri ve eşhas ile aramda friction (ihtilaf)lar vukûa gelmiş ise bunların sebeplerini ve mesûliyetlerini karşı tarafta aramak lazımdır."
Kendi ifadesiyle "bir prens gibi büyüyen" (s.5) Behiç Erkin ölümünden yıllar sonra basılabilen hatıratında olabildiğince açık sözlü davranıyor. Doğrularına fazlasıyla bağlı olan bu adamın anılarında kendisine yer bulup da eleştiri oklarından kaçabilen iki kişi haricinde kimse yok. Bu kişilerse kendisini büyüten eniştesi Hidayet Paşa ve Atatürk. Eleştiri derken bunu batılı anlamda anlayın lütfen. Yani küfretmiyor. Katılmadığı, yanlış bulduğu kısımları ortaya döküp yeriyor, ardından kimden söz ediyorsa onu tarihte hak ettiği yere koymamızı sağlayacak olumlu yönlerine de temas ediyor.
Bilmeyenler adına soralım: Kimdir Behiç Erkin? 1876'da başlayıp 1961'de sonlanan bu hayatın hikâyesini hatıratın eşliğinde birlikte sürelim.
Harbiye'yi bitirmesinin ardından Balkanlarda görev yapan, Selanik'in düşüşüyle beraber "on bir ay sekiz gün" (s.119) esir kalan bir asker.
Birinci Dünya Savaşı boyunca Genelkurmay Başkanlığı'nda Ahz-ı Asker Kısım Amirliğinde görev yapan, askeriyenin içinde başını Cemal Paşa'nın çektiği "Selânik Yârânı" sırasında bulunan bir askerî bürokrat.
Meşhur yazar Ahmet Hikmet Müftüoğlu'nun bacanağı. (s.184)
Kurtuluş Savaşı'nda Demiryolları Umum Müdürü, sonra iki yıl (1926-28) Nafia Nazırı. Budapeşte'de elçilik, Paris'te büyükelçilik yaptıktan sonra emekli olmuş bir diplomat.
İktibas sevenler kusura bakmasın, Behiç Bey hakkında bir yüksek lisans tezi hazırladığım için fazla alıntı yapamıyorum. Yalnızca bu hâtıratı meraklısına tavsiye etmekle yetiniyorum.
***
Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler - Ziya Gökalp (Toker Yayınları, 2013)
Ziya Gökalp aynı anda birçok şey olan bir adam. Bunu da tamamen zekâsına ve çok çalışma yeteneğine borçlu. Öyle ki öleli bir asrı aşkın zaman geçmesine rağmen hâlâ memleketin en tesirli fikir adamları arasında bulunuyor.
Bu kitap Gökalp'in "aynı anda birçok şey olma" durumunu mükemmelen yansıtıyor. Bir sefer kendi döneminin sosyoloji esaslarını kullanarak tahlil ediyor Kürt aşiretlerini. Bu işi masa başında yapmıyor, gidip bahsettiği aşiretlerin yaşadıkları yerleri görüyor, mensuplarıyla görüşüyor. Diğer taraftan kitabın sonundaki çözüm önerilerine bakıldığında kitabın bilimsel bir çalışmadan ziyade ekâbire sunulan bir rapor olduğunu anlıyoruz. Nitekim ilk baskısı Gökalp öldükten çok sonra yapılıyor. (Maalesef ilk baskıyı yapan İsmail Beşikçi'nin derlemesine ulaşamadığım için, erişebildiğim baskıyı okudum.)
Kitapta Kürt aşiretlerinin kimler olduğu, nerelerde oturdukları, gelenekleri ve bir yüzyıl önce gündemi hangi konularla işgal ettikleri hakkında detaylı bilgiler bulabilirsiniz.
Adına çözüm demediğimiz ama bir şeyler denediğimiz süreç demlenirken dişe dokunur cümleler okumak isterseniz bu ufak hacimli kitabı tavsiye ederim.
***
Umarım faydalı olmuştur. Önümüzdeki ay, yeni kitaplarla, buluşmak dileğiyle...

0 Yorumlar