İsrail Meselesi



İnsan... biri hariç, karşılaştığı her engeli, her düşmanı yendi. Kendini yenemedi. Nasıl nefret etmesin kendinden.John Steinbeck - Bitmeyen Kavga

Bir konu hakkında konuşmadan önce sözünü edeceğiniz şeyin adını koymanız gerekir. Yazı yazarken başlık atmak bu işlevi yerine getirir. 

Bugün dünyanın bir İsrail meselesi vardır.

Kuvvetinin çok ötesinde hırslara sahip bulunan İsrailli yöneticiler göstere göstere uluslararası hukuk isimli şeyi paçavraya çeviriyor. Bir "devlet" düşünün; aynı anda soykırım yapıyor, diğer devletlerin iç işlerine açıktan müdahale ediyor, sınırları tanımayıp saldırılar düzenliyor, istediği ülkeyi bombalıyor, beğenmediği yerleri ablukaya alıyor ve kendi gibi hareket etmeyen herkesi doğrudan tehdit edip düşman kabul ediyor. Eğer uluslararası sistem diye bir şey var olsaydı bir devletin bırakın bunları aynı anda yapmayı bu fiilerden bir tanesini bile işlemesi ciddi bir mesele hâlini alır ve eninde sonunda durdurulması gerekirdi. 

Demek ki İsrail meselesinden bahsederken üzerinde konuşacağımız vasat bir düzen değil kaos hâlidir. 

Kaosun kendi yasaları vardır. Bunlar dışarıdan bakıldığında anlaşılması imkânsız fakat kaos hâlinin içinden değerlendirildiği vakit mantıklı kurallardır. Birinci kanun - tıpkı zıddında yer alan düzen hâlinde olduğu gibi - mevcut durumun devam etmesidir. Yani daha fazla kaos!

Bugün İsrail kaos üreten bir merkezdir. Hedefiyse daha fazla kaos üretmektir. "Führer" Netanyahu ve hempalarının dini-imanı budur. Daha fenası bundan ibarettir. 

İsrail için sınır yoktur. Sınırsız bir güce sahip olduğu yanılsamasına herkesin iştirak etmesini tasarlayan bu terörist yapılanma, her şeyi olduğu gibi, kavramları da inhisarına almak istemektedir. 

İsrail'in sahip olduğu kavramların başında "terör" gelir. Uluslararası hukukta üzerinde anlaşılmış bir terör kavramı yoktur. Fakat İsrail'in öncülüğünde başlatılan bir kampanyayla her devletin teröristi vardır. (Türkiye'nin sürdürdüğü Terörsüz Türkiye süreci öyle zannederim söylem olarak İsrail'e karşı durmayı hedeflemektedir.) 

Potansiyeli değerlendirildiği vakit bir bölge gücü bile olamayan İsrail, bugün bölgenin hegemonu olmak istiyor. Bölgenin adını da verelim: Ortadoğu. Tabii bu isimlendirme İngilizlere ait ama onlarla meselemizi başka zamana bırakalım. Malûm, en büyük tehlike en yakın olandır.

Ortadoğu bölgesi dünyanın düzen çöplüğüdür. Birinci savaşa giden süreçte bizim imparatorluktan koparmak için bilerek "düzensizleştirilen" Ortadoğu, ikinci savaştan sonra da ortada kaldı. Soğuk Savaş, petrol, komünistler, İhvan ve Baas derken kontrollü bir kaos oluşturuldu. 

Bu o derece bir kontroldü ki demokrasi şampiyonu ABD bütün diktatörlerin hamisi oldu. Çünkü totaliter sistemler kontrollü kaosun mükemmel örnekleriydi. 

Bugün İsrail dokunsan yıkılacak, üflesen uçacak bu kontrollü kaos hâlini yıkıyor. Yerine de - yukarıda dediğim gibi - öz-hakiki kaosu koyuyor. 

Nerede duracak? Kendi gücüne dayanmadığı için bu soruya Netanyahu isimli soykırımcı bile cevap veremez. Fakat açık olan şu ki Ortadoğu'da yeni bir düzen kurulmayacak. Bundan sonra burası düşenin ezildiği, ayakta kalanın sürekli tetikte beklediği bir kaos adası olacak. - sanki önceden başka bir şeymiş gibi. 

Yerine alternatif önermeden yapılan bütün yıkımlar sonunda ters teper. İsrail şu ana kadar kaosu kontrolden çıkarmayı başardı. Fakat yıktığı şey zaten bir düzen değildi. 

Türkiye'ye saldırır mı? Normal şartlar altında mümkün değil. Fakat biz de normal şartlar altında değiliz. Diğer taraftan Türkiye asırlardır bir düzeni temsil eder. İsrail'in temel rahatsızlığı burasıdır. Buraya saldırmak öyle bir toz kaldırır ki bu kum fırtınası Musa'nın evlatlarını evsiz bırakabilir. Cesaret edebilirler mi? Bu, Netanyahu ve adamlarının verebileceği bir cevap değil. 

Savaş, vekâlet çatışmaları, istihbarat operasyonları ve algı manipülasyonlarıyla dolu bir dönemden geçiyoruz. Tedirgin değil ama temkinli bir şekilde kıymetlendirmediğimiz bilgiyi kullanmaktan çekinelim. 

Allah mazlumların ve haklıların yardımcısı olsun. Çünkü başka yardımcıları olmayacak. 

Yorum Gönder

0 Yorumlar