Blog Notlar - 14

16 Mart 2021 tarihinde ilk Blog Notları yayınlamışım. Tam üçüncü yılında serinin en son baskısıyla birlikteyiz. 

Bu serideki yazıların birbirleriyle bir alakası olmadığını hatırlatmam gerekiyor. Daha ziyade ayrı bir yazıdansa topluca ele almaya çalıştığım konuları barındırıyor. 

Serinin on dördüncü baskısında; yerel seçimleri, Gazze'deki soykırımı, kapanmayan yara depremi, Tetebbûlar'ın 2024 hedeflerini, hangi jenerasyonun dil öğrenmeye daha hevesli olduğunu ve kelimenin gerçek anlamıyla dik duruşun özlemini konuşacağız.

Yazıya Warren Buffet'ın bir sözünü ve Gazze'deki soykırımı özetleyen bir görseli de ekleyeceğiz. 

Hazırsanız başlayalım. 


1
Dik Duruşun Özlemi

Hani Tayyip Bey'in milletimiz tarafından ısrarla seçilmesinin sebepleri araştırılır ve her seferinde "dik duruyor" yollu bir cevap yarışmayı kazanır ya, bu sonuca bugüne kadar yeter derecede ehemmiyet vermediğim için özür dilerim. Çünkü milletimiz hakikaten dik duruşu özlemekte haklıdır. 

Otobüse, minibüse, dolmuşa velhasıl insanları topluca bir yerden öbürüne götüren bir araca biniyorsunuz yanınızdaki genç omurgasız bir yılan o koltuğa nasıl yayılırsa öylece yayılıp yolculuk ediyor. Ayakta duran bir kız kaplumbağa gibi cama yapışmış ineceği durağı bekliyor. Fare gibi koltuğuna tünemiş taksiciler kızarmış gözleriyle yolcu gözlüyor.

Kafeler, kahvehaneler, lokantalar sandalyeye oturmayı bilmeyen mahluklarla dolu. 

Ciddi bir iş görüşeceksiniz, muhatabınız timsahın gölden çıkıp kayalıklara uzanmasına müsavi hareketlerle odaya girip masasının başına geçiyor. 

Herkes yatar vaziyette oturuyor. Dik duruş galiba önceden mecazi anlamıyla kullanılıyor ve özleniyordu, şimdi gerçekten dik durabilen insan arıyoruz. Fakat yazık ki bulamıyoruz. 


2
İsrail'in Soykırımı, Dünya'nın Umuru

İsrail 7 Ekim 2023'den bu tarafa tarihin en saçmasapan meskûn mahal operasyonuyla Gazze'de soykırım yapıyor. Kendi kafasından çizdiği sınırların içinde yaşayan herkesi terörist kabul ettiği gibi, canı çekerse bu sınırların dışındakileri de terörist sayıyor ve öldürüyor. Bazen içinde Türkiye'nin de bulunduğu ülkeleri "teröristlere destek verdikleri" gerekçesiyle tehdit etme hadsizliğinde bulunuyor bazen kamuoyunu etkileyebileceği ülkelerde soykırımı eleştirenleri iptal ediyor. 

Kimsenin kimseye soykırım yapmaması amacıyla uluslararası hukuk diye bir şey icat eden ülkeler ise bu soykırımı ya alkışlıyor veyahut sessizce tebrik ediyor. 

Filistinlilerin başına gelenler bir taraftan canımızı yakarken öteki taraftan şu dersi asla unutmamamız gerektiğini ihtar ediyor: Uluslararası ilişkilerin temeli güçtür. Eğer yeterince gücünüz varsa kimse sizin soyunuzu kıramaz. Eğer yeterince güçlüyseniz soykırımları engelleyebilirsiniz. Eğer ana rahmine şanslı düşmüş ve 2020'li yılların ortasında İsrail isimli bir organizasyonu yönetmeye hak kazanmışsanız, yani en güçlüleri fino köpeklerinden oluşan bir sürü gibi peşinize takmışsanız, dünyanın gözünün içine baka baka soykırım yapabilirsiniz. 

Allah mazlumların yardımcısı olsun. Çünkü O'ndan başka kimsenin buna gücü yetmiyor. 


3
Gazze'de Sıradan Bir Gün

8 Haziran 2023 tarihli bu fotoğraftaki çocuklar Gazze Şeridi'ndeki bir mülteci kampında açılan sergide görülüyor. (Fotoğraf: Rizek Abüdlcevad/Xinhua) 


4
Kapanmayan Yara: Deprem Felaketi

Başlığı kapanmayan yara olarak attım çünkü neredeyse kendi kendine kapanmasını bekliyormuş gibi davranıyoruz. Memleketin üç ili handiyse kâmilen yok olmuş, karar vericilerimiz "ekonomik" çözümler üretmeye çabalıyorlar. 

Kamuoyu sadece bir sene önce tarihinin en ağır felaketini yaşadığını çoktan unuttu. Özel sektör zaten kâr haricinde her şeyi en kısa zamanda unutmak üzerine programlı. Sivil toplum kuruluşlarımız eski ateşin tutumlarını bıraktılar. Bürokrasi ise süreci anlamsız bir itidalle idare ediyor.

Depremde topluca göçüğün altında kalmadıysak milletçe teşkil ettiğimiz birlik ruhu sayesindeydi. Şimdi deprem bölgesinin mükemmel hâle getirilmesi için yine o ruha ihtiyaç duyuyoruz.

Türkler hakikaten toplu bir ruh yaratmadan kaydadeğer değişimler yapamıyorlar. Yavaş yavaş üstüne koymak, sakince planlamak falan bize göre değil. Misal arıyorsanız deprem bölgelerini şöyle bir gezmeniz kâfidir. 


5
Hiçbir Şeyi Değiştirmeyecek Bir Olay: 2024 Belediye Seçimleri

Memleketin her ferdi İstanbul'u kim kazanacak, Ankara'da belediye reisi görevine devam edecek mi, Diyarbakır'a bu sefer de kayyum atanacak mı diye merak ediyor. Sanki devresi yıl genel seçim yapmamışız gibi gayet genel tartışmaların içine gömülüyoruz. Halbuki belediye seçimleri evimizin önünü kimin süpüreceğiyle ilgilidir. Dolayısıyla tartışmaların yerelde kalması gerekir. 

Fakat kalmıyor. Neden? Buna vereceğimiz cevap kendisini muhalif olarak tanımlayan kitlede inmeye sebebiyet verebilir. Yine de biz doğruları söylemekten çekinmeyelim. Hepimiz yerel seçimleri gayet genel bir zaviyeden takip ediyoruz çünkü... Çünkü Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'sinde yaşıyoruz. 

Cumhurbaşkanı ve partisinin kurduğu sistemin ekonomik sacayaklarından birisi devlet ve özel sektör arasında kalan bölümü dolduran AKP zenginleridir. Bunlar ihalelerini çoğunlukla belediyelerden alırlar. Belediyeden alamazlarsa gider valilikten alırlar. Belediyelere işçi yerleştirirler, beğenmediklerinin kellesini alırlar. Bunlar aynı zamanda iktidar partisinin en birinci sponsorudurlar. Dolayısıyla yerel seçimlerde kendileriyle çalışacak kişilerin seçilmesi bu klik için hayati önemi haizdir. Üstelik mesela İstanbul'da yaşayan bir AKP zengini hiçbir münasebeti bulunmamasına rağmen Rize'den ihale alabilir. Yani AKP zenginlerinin yerel seçimi önlerine bir harita açıp köy köy takip etmesi normaldir, hatta elzemdir. 

Peki siz, biz, ötekiler... Çoğumuz oturduğumuz ilçenin belediye başkanını yolda görsek tanımadığımız hâlde neden yerel seçimleri bu kadar büyük bir heyecanla takip ediyoruz? Çünkü Erdoğan'ın Türkiye'sinde yaşıyoruz ve istemesek bile ayak uydurmaya çabalıyoruz. Çünkü biliyoruz ki ayak uyduramazsak düşeriz. 


6
Hangi Jenerasyon Daha Kolay Dil Öğreniyor? 

Dille ilgili her şeye takıntım olduğu bilinir. Yabancı dil öğrenmeyi de severim. Bir sevdiğim şey de herhangi bir dili bedava öğrenmektir. Beş kuruş para vermeden İngilizce ve Almanca öğrendim. İyi kötü Fransızca ve Felemenkçe anlıyorum. Türk lehçelerinin birçoğunu da zorlanmadan çözüyorum.

Özellikle batı dillerini öğrenmemde, bedava olmasının da etkisi büyüktür, en büyük yardımcım Duolingo oldu, oluyor. Duolingo'nun bir de arada sırada göz attığım bir bloğu var ki hakikaten faydalı içerikler yayınlanıyor. 

Bugün bunlardan birisi üzerine konuşmak istiyorum. Biliyorsunuz dil öğrenmek bir disiplin işidir. Her gün en az beş dakika ayıran birisi, haftada bir tam gününü verip geri kalanlarında yatandan daha fazlasını öğrenir. Üstelik çok az efor sarfederek...

Duolingo hangi jenerasyon dil öğrenimine daha sadık sorusuna, milyonları bulan kullanıcı havuzundan bilgilerle cevap veriyor. 

Durum şöyle: Yaşlılar gençlerden daha uzun süre öğrenme sürecine sadık kalıyorlar. Duolingo'da bir yıldan daha uzun süre seriyi koruyanların ortalaması aşağıdaki gibi: 

Can çıkmadan umut kesilmez mi diyelim, yeni nesil hakikaten bomboş geliyor mu diyelim çıkar telefonunu göster mi diyelim bilemedim. 


7
"En doğru yatırım kendi yeteneklerinize yaptığınızdır." Warren Buffet


8
2024'te Tetebbûlar'da 

2020'nin Aralık ayında açtığım ve 2021 Ocak'tan itibaren yeni yazılarımı yayınladığım Tetebbûlar bloğuyla ilgili geçen sene başında bir karar almıştım. İki sene boyunca yoğun bir tempoyla yazdığım için kimi yazılar araya kaynamıştı. Bu durumun canımı sıkması ve artık biraz daha çetrefilli meselelere dokunma iştiyakımın birleşmesiyle 2023'den itibaren ayda iki yazı usulüne geçtim. (Bunu da şu yazıda duyurmuştum.)

Peki neticede ne oldu? 2023 yılı içinde bu blogda 24 yazı yayınladım. Bu yazılar toplam 22480 kez okundu. Yazı başına 900'den fazla kez tıklandı. 

Yani durum fena değil. Yapa söke, döke kıra ilerlediğim yazarlık kariyerimde ilk defa planlı davrandım ve iş gördü. 

Peki 2024'te bu blogda neler olacak? Kafamda bazı yeni yazı türleri olmakla birlikte bunların kaçını deneyeceğimi ben de bilmiyorum. Vakit bulabilirsem daha fazla fotoğraf ve video eklemeyi, yazıların kapak görsellerini güzelleştirmeyi planlıyorum. (Zaten mart ayına geldik diyecekler için: bunlar haziran sonrasına dair niyetlerdir.) 

Yazıların daha fazla okunmasını elbette isterim ama bunun için reklam yapmak, bloğun birileri tarafından paylaşılmasını talep etmek gibi bir planım yok. Hiç de olmadı.

Kısaca, önceki yıllardaki gibi kendi yağımızda kavrulmaya devam etmek, 2023'ün yazı politikasını sürdürmek ve Tetebbûlar'ın hâlihazırda var olan kemik kitlesini belki biraz daha genişletmek 2024'le ilgili planlarım. Bakalım ne kadarı tutacak? Yaşayıp göreceğiz.


Yorum Gönder

0 Yorumlar